Beklemek
BEKLEMEK
Elimizde olmayana erişme arzusu yaşamdaki önemli motivasyon kaynaklarından biridir. Ulaşamadığımıza yöneliriz, onu hayal ederiz ve onun için çabalarız. Günlük yaşantımızın köşe başlarında bu hayalin kokusunu hissederiz. Belki birkaç saat belki de yıllarca düşler kurarız ve uğraş veririz.
Güzel bir akşam yemeği için birkaç saat, maaşın yatması için birkaç hafta bekleriz. Bebeğini kucağına almayı bekleyen ebeveynler birkaç ay, bir ev almayı bekleyen ise birkaç yıl bekleyebilir.
Bu bekleyişler hayata lezzet katar. Kavuşma anına kadar her an duygular tazeliğini korur. Bazen heyecan, bazen mutluluk bazen de korku ve endişe eşlik eder zamana. İşte bu şekilde yaşam daha net hissettirir varlığını. Beklemek olmasaydı, sadece istemek ve ulaşmak döngüsü ile hayat ne anlam ifade ederdi?
Beklemek bir anlamda zamana bırakmaktır, izlemekle yetinmektir. Zamana bırakmak, akışı kontrol etmeye çalışanlar için oldukça zordur. Yapılacakları yapmak, imkanları zorlamak ve üzerine gitmek isterler. Belki biraz sabırsızlık bir miktar da cesaret beklemenin ve zamana bırakmanın engelleri olabilir.
Tüm yapılabilecekler tükendikten sonra mücadele etmek anlamsızlaşıyor. İşte o noktada zaman “Ben varım!” diyerek benliğini ilan ediyor tekrar. Ona bırakmak ve beklemek elimizden gelen tek eylem oluyor. En zor mücadele de orada başlıyor, beklemek…